Rektör'den Galatasaray Üniversitesi öğrencilerine
GSÜ öğrencilerine
Yöneticilerin öğrencilere seslendiği anlar genelde mezuniyet törenlerine denk gelir. Oysa ben bu sözlerin en çok aramıza yeni katılanlara söylenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü mezuniyet günü artık çoğu şey için geçtir. Şimdi ise önünüzde upuzun bir yol var. Henüz yolun başında iken size birkaç şey söylemek istiyorum.
Ülkemizin en seçkin talebeleri (ki eski dilde "istekli" demektir) olan sizlerin dersler konusunda bir tavsiyeye ihtiyacı yok; ancak şu ayrıcalığınızın farkında olun: küçük sınıflarda ders yaptığımızdan her alandan hocalarınıza çok yakınsınız. Bu pek az kurumun sunabileceği bir imkândır. Bundan faydalanmasını bilin.
Sosyal faaliyetlere katılıp, hayatınız boyunca size eşlik edecek dostluklar ve müzik, spor gibi yetenekler kazanın dememe de gerek yok. Bunları zaten biliyorsunuz.
Asıl söylemek istediğim, derslerin ve gündelik hayatın telaşı yüzünden bazen ihmale uğrayan şeyler:
- Fransızca. Artık teknik işler büyük oranda yapay zekâya devrediliyor. Bu yüzden gelecekte öne çıkacak en önemli becerilerden biri iletişim olacak. Dil bilmek, kendini ifade edebilmek, başka dünyalara kapı aralayabilmek… Fransızca bugün, Frankofon ülkelerdeki nüfus artışı sayesinde dünyanın en hızlı büyüyen dillerinden biridir. İngilizce elbette vazgeçilmez ama benim dostluklarımın, iş ilişkilerimin çoğu Fransızca ile kuruldu. Madem Galatasaray’a geldiniz, bu dili öğrenmeye niyet etmişsiniz demektir. O halde gereğini yapın.. Telefonunuzun dilini değiştirin, sosyal medya ayarlarınızı Fransızca yapın. Kültürüyle, müziğiyle, deyimleriyle bu dili sahiplenin. Elbette tüm zenginliği ve tarihi derinliğiyle öz dilimizi ihmal etmeden. (20 puan)
- Yıldız parkı. Yerleşkemiz büyük değil, ancak hemen yanı başımızdaki Yıldız parkı bizim bahçemiz sayılır. İstanbul’un göbeğinde bir ormandaymış hissi veren bu mekândan fırsat buldukça faydalanın. Baharla birlikte hareketlenen kızıl sincapları, haziran ayında açan ıhlamurların kokusunu içinize çekin. ateş böceklerini görün. Yıldız sarayını ziyaret edin ve tarihini öğrenin. Hocanızı çember içindeki saklı bahçedeki göl başında ders yapmaya ikna edin. (20 puan).

- Yahya Efendi Dergâhı. Kanuni’nin süt kardeşi Yahya Efendi’nin dergâhı da bizim bir parçamız gibidir. Zamanında Dergâh’ın `her çeşit fenden istifade eden’ yüz elli talebesi varmış. Yani okulumuzun tarihi oraya dayanır diyebiliriz. Dergâh ve etrafındaki kabristan, manevi iklimiyle derin bir tefekkür için eşi az bulunur bir ortam sunar. Muhteşem manzarasında kandil geceleri orada ayrı bir lezzetle yaşanır. 7-8 Hasan Paşa’nın kabrini bulup Beşiktaş çarşısındaki fırınından vişneli mekik ve acıbadem kurabiyesinin tadına bakın. (20 puan)
- Boğaz. İki kıtanın ve iki denizin buluştuğu Boğazı tanıyın demek çok iddialı, ancak Bebek’e doğru bir yürüyüş yaparak bile keşfedecek çok şey var. Kuruçeşme’ye varmadan dar bir sokaktan girilen sahildeki kafeyi bulmaya çalışın. Ortaköy'ün kültürel ve dini geçmişini öğrenin. Erguvan zamanı açan aynı renkteki mahmuz çiçeklerini ve aslanağzını tanıyın. Mart ve Ağustos aylarında üstümüzden geçen dev leylek kafilelerini görmek için semayı gözleyin. Balıklarının ismini öğrenin. Artık akına gelmeyen palamutlar için üzülün. Şiddetli lodosta akıntının ters dönüp boğazı bir cadı kazanına nasıl çevirdiğini görün. Komşumuz denizcilik lisesi öğrencileri kürek çekerken ne diyor, kulak verin. (20 puan)
- İstanbul. Şairin dediği gibi: ‘Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer’. Dostlarınızla buluşmak için tarihi yarımadayı seçin. Kadeş Antlaşması’nı, İskender Lahdi’ni, Omfalion’u görün, Ayasofya’yı, Süleymaniye’yi, Eyüp’ü, Kapalıçarşı’yı yaşayın. Yetmiş iki milletin karıştığı sokakları gezin ve kim ne derse desin, siz bu müthiş zenginliğin keyfini çıkarmaya bakın. (20 puan)
- Ulu çınarlar: Bu şehrin her semtinde kök salmış, bizi kültüre, sanata, ilime, tarihe bağlayan ulu çınarlar var. Onları bulup gölgelerinde yetişin. (ikram puan)
Unutmayın ki sizler sadece bu kurumda okumaya değil, bu şehirde okumaya geldiniz. Bu semti ve şehri hakkıyla tanımak ayrı bir diplomaya bedeldir.
Bu sahillerde insanlar doğanın döngüleriyle uyum içinde, gökyüzü ile bağlantı halinde ve derinlerden süzülen irfan pınarlarından içerek binlerce yıl yaşadı. Bugün şehir ışıkları o görkemli gök kubbe ile bağımızı nasıl kestiyse, esiri olduğumuz cihazlardan yüzümüze yansıyan ışınlar da insanlığın o kadim yıldızlarını perdeliyor.
‘Kapanmış çağların hükümsüz kalmış tortuları’ diyebilirsiniz. Peki, herkesin aynı mecralardan beslendiği bu çağda ötekine sunacak neyimiz var? Cevap bekleyen yakıcı soru işte bu. Ve belki de burada geçireceğiniz şekillendirici yıllar, kendi cevabınızı bulmak için son fırsatınız olacak. Yukarıdaki sınavın, bu arayışın kapısını sizler için aralamasını umuyorum.
Sınavdan tam puan alanları şahsen sohbete beklerim.
Sizlere verimli ve dolu dolu geçen bir okul hayatı diliyorum.
A. Muhammed Uludağ
Galatasaray Üniversitesi Rektörü
Galatasaray Üniversitesi